Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, dünyadaki en yaygın insan hakları ihlallerinden biri ve her üç kadından birini etkilemeye devam ediyor. Şiddetin ele alınması ve ortadan kaldırılması, şiddet gerçekleştiğinde tepki vermekten daha fazlasını gerektiriyor; proaktif ve yenilikçi çözümleri zorunlu kılıyor. Bu çözümlerin anahtarı ise kadın hakları örgütlerine yatırım yapmak ve onları güçlendirmek. Bu kuruluşlar toplumları daha güvenli, daha kapsayıcı ve adil olacak şekilde yeniden şekillendirecek bilgi, araç ve kararlılığa sahip. Bu potansiyelin farkına varan ve Birleşmiş Milletler (BM) sistemi adına UN Women tarafından yönetilen küresel bir kurumlar arası hibe mekanizması olan BM Kadına Yönelik Şiddete Son Verme Güven Fonu (BM Güven Fonu), arşivinden çıkardığı derslere dayanarak dünya çapında 70 sivil toplum kuruluşuyla birlikte çalışarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddeti önlemede etkili 10 yol belirledi:
Kadınların güçlenmesi
Kadınları değişim ajanları olarak harekete geçirmek, şiddeti ele almak için hayati önem taşıyor. Projeler kadınları topluluk kolaylaştırıcıları olarak harekete geçirdiğinde ve güvenli alanlar yarattığında, özellikle marjinalleştirilmiş topluluklara daha iyi ulaşabilir ve önleme girişimlerini daha etkili hale getirebilir. Örneğin Nepal’de The Story Kitchen, ülkedeki iç savaştan kurtulan topluluk kolaylaştırıcılarının diğer kadınlarla şiddet deneyimleri hakkında röportaj yaptığı “hikaye anlatma atölyeleri” düzenledi. Böylece kuşaklar arası şiddet döngüsünü kırmak için onlara kişisel anlatılarına sahip çıkma şansı sunmayı sağladı. The Story Kitchen bu tür alanları sadece “güvenli alanlar” olarak değil, aynı zamanda “cesur alanlar” olarak da tasarladı.
Topluluk seferberliği
Taban örgütleri, toplulukları harekete geçirmede ve güven inşa etmede çok önemli rol oynuyor; bu da önleme programlarına karşı tepkiyi veya bu programlardan uzaklaşmayı önlemede kritik öneme sahip. Bu çerçevede Raising Voices, topluluklar içindeki güç dengesizliklerinin belirlenmesi, girişimlerin aşamalı olarak yaygınlaştırılması, polis ve sağlık çalışanları da dahil olmak üzere farklı düzeylerdeki topluluk üyelerine ulaşılması ve şiddetsizliğin olumlu faydalarının pekiştirilmesini bir araya getiren SASA! yaklaşımına öncülük etti. Nikaragua’da ise MADRE, Wangki Tangni ile ortaklaşa olarak, eylem planları oluşturmak üzere toplulukları harekete geçirdi ve bu sayede topluluklar, kadına yönelik şiddetin ele alınmasına yönelik temel sorunları ve öncelikli eylemleri toplu olarak belirlemeyi başardı.
Kadınların farklı gerçekliklerini göz önünde bulundurmak
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti ele alırken kesişimsel bir bakış açısının benimsenmesi esas. Farklı kadın gerçekliklerinin nasıl örtüştüğünü ve şiddet deneyimlerini nasıl etkilediğini anlamak, daha etkili stratejiler geliştirilmesini sağlar ve kırılganlıkların gözden kaçırılmasını önler. Örneğin HelpAge Moldova, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet hizmetlerinin yaşlı kadınların evlerinde maruz kaldıkları şiddetten habersiz olduğunu tespit etmiş ve programı aracılığıyla bu boşluğu ele aldı. Kolombiya’da Fundación Mundubat, toplumun ataerkillik, ırkçılık ve sınıfçılık sistemlerine meydan okumak için önleme ve bakıma odaklanarak kırsal ve yoksul bölgelerdeki Afro-Kolombiyalı ve yerli kadınları güçlendirdi.
Dönüştürücü öğrenme
Etkili önleme, davranış değişikliği için eğitim gerektirir. Bu yüzden kılavuzlar, uygulamalar ve web siteleri gibi araçlar, en iyi uygulamaları pekiştirmek ve kurumsal bilgiyi güçlendirmek için hayati önem taşıyor. Örneğin İnsan Hakları için Hekimler örgütü, cinsel şiddetin adli olarak belgelenmesi konusunda klinisyenleri, polisleri ve hukuk uzmanlarını eğitti. Ayrıca, cinsel şiddet suçlarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak için bir tıbbi sözlük oluşturdu. Hindistan’daki Breakthrough Trust ise müdahalelerinde büyük ölçüde multimedya ve sosyal medyadan yararlanıyor. Girişimin genç aktivistleri, temel toplumsal cinsiyet ve insan hakları kavramlarının yanı sıra dijital kampanyalar yürütme konusunda da eğitim aldı.
Dini ve toplumsal liderlerin katılımı
İnanç temelli ve geleneksel figürler, kültürel bekçiler olarak hareket ederek ve girişimleri destekleyerek veya engelleyerek sosyal normları şekillendirerek şiddetin önlenmesinde çok önemli rol oynuyor. Togo’da pek çok kadın ve kız çocuğu, misilleme korkusuyla zararlı geleneksel dul temizleme uygulamalarına katılmaya zorlanıyor. Bu zararlı uygulamayı sona erdirmek için çalışan bir STK olan Alafia, insan hakları yasaları geleneksel inançları bağlamına oturtulduğunda yerel toplulukların uygulamalarını değiştirmeye daha açık olduklarını tespit etti.
Eylemsizlik ve ters tepmeyle başa çıkma
Kadına yönelik şiddetle mücadele eden kuruluşlar sıklıkla yasal boşluklar, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin inkârı ve eylemsizlik gibi dirençlerle karşılaşırlar. Daha agresif veya aktif geri itme biçimleri, belirli gruplar değişiklikleri engellemeye çalıştığında veya savunmasız gruplar iktidardakilerin ayrımcılık ve şiddetine maruz kaldığında ortaya çıkar. Sırbistan’daki Novi Bečej Roman Derneği, Roman liderlerin erken yaşta ve zorla evlilikler konusunda artan bir farkındalık göstermelerine rağmen, desteklerinin nominal olduğunu ve uygulamaların değişmesiyle sonuçlanmadığını tespit etti. Bunun üzerine politika iyileştirmelerine geniş destek sağlamak için konuyla ilgili kamuoyu farkındalığını artırmaya odaklandı. Türkiye’de ise AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nın bir devlet bakanlığı ile olan ortaklığının bozulması üzerine program ciddi şekilde sekteye uğradı. Bu zorluk, yerel topluluklar ve ortaklarla etkileşim kurarak tabandan gelen bir modele geçişi teşvik etti.
Uyarlanabilir programlama
Kadın hakları örgütleri genellikle istikrarsız koşullar, karmaşık ortaklıklar ve değişen sosyopolitik manzaralarla karşı karşıya. Değişen koşulları ele almak için bilgi toplama, esnek finansman ve uyarlanabilir yaklaşımlar çok önemli. Örneğin Zimbabwe’deki Genç Kadınların Gelişimi Enstitüsü, programın başarısını garanti altına almak amacıyla stratejisini gözden geçirmek, ayarlamak ve değerlendirmek için aktivist bir komite ile aylık toplantılar düzenliyor. Guatemala’daki Kadın Adalet Girişimi ise yerel liderlerin direnciyle karşılaşmış ancak daha açıklayıcı toplantılar düzenleyerek ve liderlerin katılımını artırarak programını uyarladı.
Gençlerin güçlenmesi
Ergenlik dönemi, özellikle de kız çocukları için, şiddeti önlemeye yönelik erken müdahaleler için kritik bir aşama. Birçok proje, önleme müdahalelerinin sonuçlarını iyileştirmek için gençleri değişim ajanları olarak güçlendirmeyi seçiyor. Örneğin Plan International Viet Nam, ergenleri akran destek grupları oluşturmaları ve şiddeti önleme konusunda farkındalık yaratmaları için güçlendirmek üzere tüm okulu kapsayan bir yaklaşım uyguladı. Nepal’de ise Restless Development, ergen kızları ve sivil toplum kuruluşlarını, genç kızların ve kadınların adet döneminde normal faaliyetlere katılmalarını yasaklayan bir uygulama olan “chhaupadi”ye karşı kampanya yürütmeleri için güçlendirdi. Ulusal liderleri ve medyayı bir araya getirerek hükümetin bu zararlı uygulamaya karşı 2008 tarihli bir yönergeyi uygulamaya odaklanmasını da sağladı.
Hayatta kalanlara destek
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önleme girişimleri mağdurları merkeze almalı, onları tasarım sürecine dahil etmeli ve ihtiyaçlarına öncelik vermeli. Örneğin Kamboçya’daki World Hope International, mağdurlara yardım eden hizmet sağlayıcıları ve çok sektörlü sistemleri geliştiriyor. Mısır’daki Al Shehab, hayatta kalanlara tıbbi, hukuki ve psikolojik hizmetler de dahil olmak üzere doğrudan destek sağlıyor.
Önlemenin kurumsallaştırılması
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti önlemeye yönelik kanun ve politikaların etkin bir şekilde uygulanabilmesi için polisin ve bakanlıkların uygun eğitime ve zihniyet değişimine ihtiyacı var. Sivil toplum kuruluşları bu değişiklikleri teşvik etmede ve toplulukları resmi mekanizmalarla buluşturmada kilit rol oynayabilir. Örneğin Filistin’de Kadın Hukuki Yardım ve Danışmanlık Merkezi genç kadın şeriat avukatlarına şiddetin önlenmesi konusunda eğitim verdi. Hindistan’da Pragya, hukuki rehberlik ve devlet hizmetleri bağlantıları sunan, bilinçli gönüllülerin çalıştığı topluluk kioskları kurdu.
(Kaynak: BM Global: Ten ways to prevent violence against women and girls)
Mücadelenin anahtar kelimeleriyle sanat
UN Women (Birleşmiş Milletler Kadın Birimi) #BahanesiYok kampanyası kapsamında “kutlayus” mahlaslı sanatçı ve avukat Kutlay Evrensel ile işbirliği yaptı. Sanatçı, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW), 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu gibi ulusal ve uluslararası mevzuatlarda sıkça tekrarlanan anahtar kelimeleri kullanarak Themis adlı eseri hayata geçirdi.
Sanatçı ve avukat Kutlay Evrensel, kadına yönelik şiddetle mücadelenin anahtarı yasa ve sözleşmelerdeki kilit kelimeleri kullanarak Themis adlı eseri yarattı.
Kelimelerin gücü
Mevzuatlardaki temel kavramları kullanarak göz silüetini kullandığı eserinde Evrensel, kanunların ve mevzuatların kadına yönelik şiddetle mücadeledeki önemini vurguluyor:
“Göz sembolizmi, hukukun bu gerçeklikleri gördüğünü ifade ederken bu gerçekliklerin herkes tarafından görülmesi gerektiğini ifade ediyor. Göz, bu kelimelerin gücünü ve toplumsal değişimde oynayacakları kritik rolü anlamamızı sağlayan derin bir görsel metafor.”
Hukukun temel ilkelerinin hayatımızdaki somut yansımalarını resmeden Evrensel, hukukun temel normları ile gerçek dünya arasındaki köprüyü gözler önüne sermek istediğini vurguluyor.
Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle hayata geçirilen Themis eseri 16 Günlük Aktivizm kampanyasının son günü olan 10 Aralık İnsan Hakları Günü’ne kadar Ankara’daki Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde sergilenecek.
140 ülke ve bölgede 646 girişime destek
BM Kadına Yönelik Şiddete Son Verme Güven Fonu, kurulduğu 1996 yılından bu yana 140 ülke ve bölgede kadın hakları örgütlerinin öncülük ettiği 646 girişime 215 milyon dolar tutarında yatırım yaptı. Fon, sadece 2022 yılında beş bölgede 186 sivil toplum kuruluşuyla ortaklık kurarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin önlenmesi ve ele alınması için bu kuruluşlara 87.8 milyon ABD doları tutarında hibe sağladı. Bu hibelerin yüzde 62’si kadın hakları örgütlerine gitti.